ArsivEkolojiKulturMakaleTarihToplum

FIRAT’IN HİKAYESİNDE BİR AREH VE AREH’TE BİR KEMERLİ : 

FIRAT’IN HİKAYESİNDE BİR AREH VE AREH’TE BİR KEMERLİ : 

Mezopotamya’da ,buzulların eridiği, güneşin toprakla, toprağın suyla ve doğanın yaşamla buluştuğu ,en uzak çağlardı. 

Afrika vadilerinde dikleşen ve beslenmek için, buzullarla kaplı yeryüzüne yayılan ilk bedenler henüz bunun farkında değillerdi.

Ve Dicle-Fırat havzası, güneşli göğü, bereketli toprağı , suyu cömert iklimiyle ve bitkilerin ve canlıların bin bir türlü çeşitliliğiyle, bu avcı ve toplayıcı bedenleri gezgincilikten yerleşikliğe çağırıyordu. Bu toplulukların yolları buraya düştü ve bu bereketin cazibesine kapıldılar.

Bitki toplayan ve av peşinde koşan bu gezginci bedenler, ilk kez bu verimli hilalda ve ilk kez aynı yerde durmayı, dururken düşünmeyi ve düşünürken bir arada yaşamayı öğrendiler. Ana kadın etrafında Klan ve kabile toplulukları ve bu topluluklarda, Komünalite toplumsallığıni kurdular.

Ve komünali’ te yaşam değerleri ilk bu klan kabilelerde ve ana kadın etrafında kök saldı. Eller alete, alet elere  burada şekil verdi. Her şey burada bir araya geldi ve yaşam başka bir yaşama, uygarlık başka bir uygarlığa, her şey başka bir şeye burada dönüşmeye başladı.

Ateş, söz, üretim ortak oldu ve her bir insan kendini diğeriyle burada birlikte var kıldı. 

Ortak zaman, ortak inanç, ortak üretim ve  ortak hafıza  ilk burada toplum oldu. 

Geçmiş ve bugün ilk burada birlikte kurulan gelecek oldu ve İnsan ataları ilk burada yaşama tutundu ve burada konuşmayı düşünmeyi, düşünerek ekip biçmeyi ve konuşarak birlikte yaşamayı ve komünalite’yi örgütlemeyi öğrendi. 

İlk tohum ve ilk ürün, ilk ateş ve ilk ses ve ilk örgütlenme buradan doğdu.

Yaşamın tarihsel ve  toplumsal hafızası ilk burada, tanrıça kadının koruyan,hatırlayan ve hatırlatan inanç gücünde gelişti. 

Adalet ve eşitlik değerleri ana kadının birleştiren ve paylaştıran sofrasının etrafında ilk burada gelişti. Ve insanlığın büyük hikayesi bizim toprağımızın bu ilk bilinciyle  başladı. 

Ve Areh in hikayeside bu ilk bilinçle başladı. Çünkü her toplum, yaşadığı coğrafyanın sadece üzerinde yaşayanı değil, ayını zamanda coğrafyasının düşüncesinin  kültürün ve toplumsallığının güncel devamlılığıdır. Çünkü insanla toplumsal tarih ve mekân arasında derin varoluşsal ilişkiler vardır

Ayrıca insan atalarının ilk toplumsallığının ilk mekansal yerleşik alanları ve ilk komünalite toplumsallığının ilk örgütleniş alanları da bu topraklardaki daki köyler olmuştur.

Ve bu köyler yüzbinlerce yıl bu komünalite insanlık değerlerinin mekansal taşıyıcıları olmuşlardır. Neolitik Devrim bu toprakta gerçekleşmiştir. Tarımın ve dilin, düşüncenin ve bilincin, yazının ve  köyün şehirin ve medeniyetin  temelleri bu topraklarda atılmıştır.

Ve yine bu  toprakta Komünalitenin avcı erkeği, elinde geliştirmiş olduğu av aletlerinin öldürücü gücüyle çeteleşmiş, komünalite’ye karşıtlaşmıştır. Daha beşbin yıl önce, yaklaşık beşyüz bin yıllık bir tarihi olan toplumsalığa saldırmıştır. Yine tarihinin üzerine devlet erkinin gölgesi ilk bu topraklarda düşmüştür.

Bu topraklarda tanrıçaların sesi kısılmış ve  ve erkek tanrılar çoğalmaya başlamıştır. Ve güç, erkek tanrıların elinde ,Sümer, Babil, Asur. Akad, Roma ve kapitalist uygarlıklarda devlet olmuştur.

Yine tarih, bu topraklarda Çatallaşarak akmaya başlamış ve o zamanlardan buyana da, Komünalite uygarlık değerleriyle, devletçi uygarlığın tahakkümcü değerlerinin çatışmasından yazılmaya başlanmıştır. Şimdi de, Kapitalist Modernite’ye karşı, Demokratik Modernite değerlerinin mücadelesinde yazılmaya devam etmektedir.

Ve AREH,bu toprakların tarihsel akış izlerinde MÖ kurulmuş bir köydür. Fıratın kıyı yamacında, komünalite toplumsallığının tarihsel akış izlerinde kurulmuş olan bir köydür.

Yine bu toprağın kaddim halklarından olan Aram’i  toplulukların kurmuş olduğu, Ermeni ve diğer bölge toplukların da yerleşmiş olduğu bir köydür.

Sonrasında da, bütün bölgede olduğu gibi, gayri Müslüm yerleşimcilerin katledilmiş ve göçertilmiş olduğu, sonrasında da yakılıp yıkıldığı ve bundandır ki bölge Kürtlerinin adını  bir zamanlar Xarabe Are alarak koymuş olduğu bir köydür.

Sonra, Selçuklu ile Türkmenlerin ve bir kısım Kürtlerin ve kimliklerini gizleyerek başka yerlerden gelen Ermenilerin gelerek bu harabelere  yerleştikleri ve yeniden topluluk oluşturdukları bir köydür.

Areh, kuruluşundan bu yana, kendi tarihsel devamlılığının özgünlüğünde hiç bir etnisite veya hiç bir din ve hiç bir kültür veya bir topluluğun tekçiliğinde olmayan ve ait olduğu coğrafyanın, bütün tarihsel topluluk ve kültürel farklılarının hepsinden biraz olan, bir yaşam mekanı olmuştur. Aynı zamanda, yüz yıllarca bu topraklarda yaşamış farklı toplulukların, kültürlerin ortak izlerininin ve ortak toplumsal yaşam değerlerininin, tarihsel zamanlaşması ve mekanlaşması olagelmiştir.

Areh; 60’lı ve 70’li yıllardan buyana ise, devrimci ve demokrat siyasal çoğulculuğuyla, toplumsal bir kimlik olma hali ve aidiyetinin bilinci ve direnciyle yaşanılan ve yaşatılan bir köy olmuştur

Tarihsel izleri, 12. yüzyılların derinliklerine kadar giden, kimi tarihsel bilgi verlerine göre, yüz yıllarca Kürt, Türkmen, Ermeni ve Süryanilerin iç içe yaşadığı Xelfet ve köylerinde oluşturulmuş olan bölgesel bir sistem ağının bir parçası olarak varlığını sürdürmüş bir köydür.

Yine aynı verilere göre, farklı dini ve kültürel toplulukların bir arada yaşadığı Ank, Areh ve Belesor köylerinin nüfusları, bu günkü nüfuslarına  kıyasla çok daha fazla olmuştur . 

Ank ve Areh’in nüfusu ise, 3-4 bin civarında olup, Birecik, Nizip ve Xelfeti ile denklik içinde olmuştur.

Ayrıca Areh- Cibin- Aram, ise üç köy tek hafıza üçgeni olarak aynı su hattında, aynı vadi sisteminde ve aynı yerleşim sürekliliğinde tarih boyunca tek bir organizma gibi olarak, merkez–çevre düzeninde varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Üç köy tek hafıza üçgeni olarak adlandırılmış olan bu köyler, kendilerine bağlı Xamurkesen-Kemerli tarihsel, kültürel ve işlik alanları üzerinden de birlik ilişkisi sürekliliğinde olmuşlardır.

Ve Xelfeti ve köylerinin tarihsel ve güncel toplumsal özgünlükleri ve havzadaki tarihsel arkeolojik izlerler, bu bölgenin komünalite toplumsallığının ve kadim yerleşim sürekliliğinin kollektif hafızası gibidir. Buradaki yerleşimler. Asur öncesinden başlayan ve Asur’dan, Roma-Bizans’a, Ortaçağ Hıristiyan dokusundan, Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyet dönemine uzanan çok katmanlı bir hafıza sisteminin taşıyıcıları olmuşlardır. 

Ve Areh; bu sistemde  önemli bir kültürel ve siyasi hafıza merkezi ve özgün bir yerleşim yeri olarak, Fırat’ın kıvrımlarının  doğu yamaç düzlüğünde kurulmuş olan ve Arah ve Areh adlarıyla, Urfa nın da ilk iki adlarıı ile adaş olmuş bir köydür.

Yüz yıllar boyunca, evlerinin duvarlarını Ermeni taş ustalarını örmüş,

Akşamlarını, Süryani ailelerin duaları karşılamış,

Ve Türkmen çadırlarının dumanı, Kürtlerin dağlardan taşan hikayelerine karışmıştır.

Areh, şimdi yanlızca bir yerleşim yeri değil; coğrafyasının kaddim tarihsel geçmişinden yankılanan bir hafıza toplumsallığıdır.  

AREH şimdi, Cumhuriyetin Ulus devlet kimlikçiliğide kimliksizleşmeyen, özgürlükçü politikliğin ve demokratik toplucu çoğulculuğun güncel bilinç dokusudur

Yerinin altıda, üstüde, coğrafyasının kökten geleceğe akış sırlarıyla örülüdür.

Ve yaşamın varoluş hikayesinin yazıldığı  güneş ülkesinde, güncel bir var oluş kimliğidir. 

Güneş ülkesinin, kökten geleceğe akış iddiasına verilmiş, güncelin toplumsal sözüdür

Bundandır ki, 1960’larda ve 70’lerde yükselen devrimci fikirler ve devrimci mücadele dalgası, bölgede ilk Areh’te cevap bulmuştur.

 Gençleri okudukları kitapları kendilerine yabancı bulmamışlardır.

Devrimciler köyü, köy devrimcileri örgütlemiştir. 

Dernek kurulmuş, Kooperatif kurulmuş, Meclis kurulmuş ve Komün kurulmuştur.

Köylülerin çoğu dernek ve kooperatif üyesi ve meclis üyesi olmuşlardır

Toplantılar…toplantılar ve eğitimler….

Ve AREH, kendi toplumsallığının kendilik farkındalığında, her kuşak gençleri ve çocukları için, adı konmamış Ahlaki politik toplum Akademisi olmuştur

Sonra 12 Martlı ve 12 Eylüllü yıllar. Yani yıllarca sürcek olan o karanlık yıllar;

Basılan evler…

Alıp götürülenler…

Götürülüp de geri dönmeyenler…

Yıllarca sürgün hayatı yaşayan sürgündekiler…

Areh te o karanlık yılar, geleceği ve umudu direnci çocuklarıyla daha çok konuşan kadınlarıyla.

Daha temkınlı, ancak daha öfkeli ve daha kararlı yürüyen gençleriyle, bu karanlık yılları devrimci dayanışmaya ve yeniden demeye dönüştürmüştür.

Ve sokak duvarlarında, şehit devrimci evlatlarının anılarını canlandıran sloganlar ve devrimci önderlerin, şehit evlatlarına vermiş olduğu sözleri hatırlatan  çizili yüzleri, hiç eksik olmamıştır.

Bu sözler, onların mücadelesini bıraktıkları yerden geleceğe taşıma sorumluluğunu üstlenmiş olmanın sözüydü 

Bu sözler, onların kavgasını vermiş oldukları geleceği, kendinde örgütleme sözüydü. 

Ve bu sözler bir gereklilik gibi değildi. Yürekten yoldaş olmanın sözünde bir var oluş gibiydi.

o sözler ki bir kere çıkmıştı ağızdan,
yüreğinin üzerinde, dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşınacak olan
Ve onların yolunda ölüp ölesiye yürünülecek olan

Ve onların kavgasıdır ki, bugün köylerimizde ve şehirlerimizde, meydanlara sığmayan bir umuda dönüşmüş olan. 

Ve o sözlerdir ki, bugün sokak duvarlarında çizili olan, Mazlum’un inancı ve Deniz’in kararlılığında, Sakine’nin direnci ve Mahir’in cesaretinde ve Che’nin çoşkusunda, Areh in, geçmişten bugüne ve geleceğe dair devrimci devamlılığının canlı bir manifestosu olmaya devam etmektedir.

Ve Areh’te KEMERLİ:

Hikâyemizin Kemerli’si,İsminden alışıldığı üzere,zamanında kemerli bir giriş kapısı veya kemerli yapıları olduğu anlaşılan, tarihsel ve arkeolojik bir alandır.  Ve kendi hikayesinin tanığı olan bir hatırlatma biçimidir.

Bir zamanlar, çocuklar tarafından, gavur taşı diye sökülen mozaikleriyle ve yine kendi zamanında önemli bir merkezi bina olduğu anlaşılan ve sonradan ismi Harablama dönüşmüş olan Harabdamı ile ve kayaya oyulu barınma veya korunma amaçlı mağara ve mezarları ile, Areh’e ait özel bir tarihsel hafıza alandır. 

Kemerli, ayrıca, var olduğu işlikleri üzerinden, yine zamanında bölgenin çok büyük  işlik alanı olan Xamurkesen işliklerleriyle ilişki bütünlüğünde, Areh’le birlikte Cibin ve Aram için de  önemli kültürel  ve üretimsel bir alandır. 

Bütün bunlarla ve diğer tarihsel-arkeolojik özellikleriyle beraber, bölgenin Aryen ve Arami topluluk yerleşimcilerinin ve Ermenilerin tarihsel izlerini işaret eden özel bir arkeolojik hatırlatma mekanıdır.

Ve şimdi ise, özelci ve devletçi mülkleştirilme girişimlerine karşı, Areh’in yurtsever devrimci gençlerinin, toplumsallık bilinçle savunduğu ekolojik ve doğal bir alandır

Areh’in toplumsal birlik duygusunun karşılık bulduğu, toplumsallık bilincinin ve sahiplenme duygusunun kolektif olarak aidiyetlendiği manevi bir alanıdır.

Gençlerin, yeni dünya hayallerinin ve aşka ilk dokunuşlarının titrek duygularını,taşına kayasına, çimenine karıştırdığı ve türkülerinde, şiirlerinde ve aşklarında devrimi romantikleştirdikleri sosyal bir dokudur.

Ve yine gençlerin, ağaç dikerken, sadece yeşilliği ve gölgeyi değil, yarınlara dair umudu ve  inancı paylaşmayı ve dayanışmayı da ektikleri ver ağaçlara akıttıkları suya, dostluklarını, sevgilerini ve insan güzelliklerini de kattıkları ve kayalıklarına ilk defa okudukları kitaplarını, taşlarına sloganlarını yüreklerini katarak yazdıkları bir aidiyetlenme zeminididir.

Dolayısıyla Kemerli’yi anlamak, birazda Areh’in sosyolojik kültürel ve politik kimliğini de anlamaktır.

Kemerli, şimdi Areh’in tarihsel ve güncel kimlik duygusunun ve günlük sosyal hayatla buluşmasının, sembolik görünür yüzüdür.

Kemerli, şimdi Areh’in doğu yamacında parlak kayalık yüzeyi ile, karanlıkta ışıldayan bir dolunayı gibi parıldayarak, köyün kimliğini tamamlamaya devam eden ve  bir zamanlar mozaiklerinin, çocuklar tarafından gavur taşı diye sökülmesi ve Ermeni taş ustası Küsso’nun çukurundaki kertenkelelerin yine çocuklar tarafından öldürülmesi de bilenlere ve hatırlayanlara, bu topraklarda yaşamış nice halklara yaşatılan, katliamları ve soykırımları çağrıştırmaya devam edecek olan bir hafıza mekanıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu