GalleryHakkimizdaMediaTarihToplumVideo

XELFETİ ONUR SAVAŞÇILARI

Biz,öyle severdik ki yaşamı
Çılgınıydık bir bakıma
Yere göğe sığmazdı yaşam düşlerimiz
Öyle severdik ki…
Elden günden dışarı.
Ve öyle sevdik biz yaşamı
Uğruna candan vazgeçecek kadar
sevdik.
Sevdalısıydık bir bakıma yaşamın
Ve toprağımıza özgüydü sevdamız
Tarihi kendinde başlatmış olan toprağımıza
Beşiklik etmiş olan Adem’e Hava’ya.
Tanrılar doğurup tanrılar gömmüş korkusuz Ve analık ettiği yüzlerce kavimi memesinde beslemiş toprağımıza.
Ve beşiğinde medeniyetler doğurmuş,
medeniyetler büyütmüş olan toprağımıza
özgüydü sevdamız.
Şairin de dediği gibi;
Nazlı seher sabah uykularını,
Korkunç atlılarıyla parçalarken,
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Ne İskender
Ne Şah
Ne Sultan takmış olan torağımıza

Bundandır, vazgeçmedik biz yaşam hayallerimizin kavgasından.
Vazgeçmedik, dünyaya meydan okuduğumuz şarkılarımızın büyüsünde
Ve şiirlerimizin imkansızında.

Yürüdük,sürmek için kırmızı çizgilerle şafağı ülkemizin gökyüzüne
Yürüdük, çizmek için ülkemizin yeryüzüne mutluluğun resmini
Sınırsız özlemler içinde koşuşturduk atlarımızı o büyük mutluluğa
Ne fırtınalar koparken bizim hayat dallarımızda.
Ve İçimizde ne kıyametler…
Ahh…!
Bundandırki,nasıl severdik biz,
zemherinin zifiri vakitlerinde baş kaldıran kardelen çiçeğindeki hüznü.

Öylesine yaşadık ki biz…
Her bir günü yüzyıl gibi
Ve Kerem gibi kül ola ola yanarken aynı yangınlarda.
Cehennem bile imdat dilerken bizden. Esirgemedik gözümüzü daldan budaktan,
Adil olmayan bir hayatın hakkaniyetsizliğine karşı,
Hakikat şarabını yudumlayarak.
Öylesine yaşadık ki..
Güneşin düşü ile çıktığımız bu yolda,
Ferhat’ın dağları delen aşkı ile,
Cehennemi cennete bağlayarak.

Delisiydik biz hayatın baharının,
Yarınlarıydık bütün baharların.
Ne çok severdik Fıratı
Fıratın koynunda kıpır kıpır ay ışığını.
Doğan gününü kardeş bilirdik biz
Akan suyunu yoldaş.
Ve ne yaman sevmiştik biz dağları,
Ve doğuşunu güneşinin
Ateş başı sofrasında
taze ekmeğin buğusunu.
Kırmızı çayın sıcağını.
Öyle sevmiştikki yoldaşların yorgun
ve sımsıcak gülüşlerini
Ahh!!!!
O kısacık ömürlerine sonsuzluğu sığdıran
hakikat yolcusu o onur savaşçılarını

Oysa haketmemiştik hiç birimiz,
insanlıktan çıkmışların vahşetine,
böylesine kolay ve zamansız yakalanmayı.
Lakin,bi haberdi sevdalı yüreklerimiz,
kahpeliğin mahşeri tuzaklarından.
Bundandırki vurdular bizi,
İki gözün görmediği hain tuzaklarda.
Vurdular bizi, zemheri vakitlerin uçurum kıyılarında
Vurdular bizi ,haziran sıcakları
kuytuluklarında

Boyun eğmedik biz, düşmanın namertliğine,
Utanç bilmez kahpeliğine.
Direndik, emsalsiz ve destansı.
Direndik, yüreklerimizi birbirine katarak.
Ve milyonlarca yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak.
Yürüdük,sonsuz bir inanç ve aşkla örülü
bu yolu
büyük bedellerle,
bin bir beladan,
bin bir engelden geçerek.

Sözümüz sözdü bizim
Korkmazdık düşmanın ferıştahından.
Uçurum kayalıklarında yapayalnız ve ölümcül yaralı
VE buza keserken ihanete soğuk bedeninimiz
Acıya bal çalardık biz
Kan yutar kızılcık şerbeti yerine sayardık.

Biz bir halkın nice yengiler
Nice yenilgiler
Ve nice acılarla dolu hikayelerinin
çocukları iken
Kendi hikayemizi yazdık
Ve kendi hikayemizi yaşadık

Kim yazabilmiştir
bizim hikayemizde yazdıklarımızı
Ve yaşadıklarımızı
Hangi ana kendi içinde yaşamıştır!
Bizim hikayemizin analarının yaşadıklarını. Kim yaşayabilmiştir.
Bizim analarımızın..
O gök yüzü kadar ufuksuz,
O okyanus kadar engin yüreklerine sığdıramadıkları o büyük acılarını
Ax mala mine!
Herbirinin içlerinde gökyüzünün yıldızları koparılan o analar
Şahittir onların yüreklerinin göğünde kayan yıldızlara,
Ülkemizin dağları ovaları ırmakları
Ve şahittir kavgamızın tarihi.
Onlar..
Kendi çocuklarının hikayesinde
kendi paylarına düşeni yaşayan analar!

Sürmüştük yüreklerimizi kavgaya
Tek yürek ve yalansız.
Aşkın da , gadasın da, belasın da
Ve ellerimiz taş altında iken paramparça,
Başımızı tutardık altına,
Yoldaşa atılan taşın.
Ve sevdalısıydık biz yoldaşlığın arkadaşlığın.
Naylon sevgilere hiç tenezzül etmedik.
Sığmadık delik deşik hesaplara.
Vurmuşken kendimizi uğruna bir ömür koyduğumuz yüce hayallerimizin kavgasına
Her toprağa düşenimizle canımızdan bir
parça can kopardı.

Vursan militanlığı bize bir beden küçük gelirdi de…
Lakin güç yetiremezdik bazen aysız gecelerin ihanetine.
Çünkü hayın iklimlerindeydik
Biz bu iklimin insanı değildik

Ve ne çok şey yaşadık biz
Ne çok şeyler…
Bizim başlatmadığımız
Bizimle başlatılan bu savaşta.
Ne çok acılar
Ne çok ayrılıklar yaşadık
Ve ne çok şey yaşayamadık
Ne çok şeyler kendimizden yana

Biz halkın içinden geldik bu kavgaya
Nice yengilerden ve yenilgilerden
geçerek
Ve öğrenerek her yenilmenin yeniden
başlamak olduğunu
Biz hep halkın içinde olduk
Şimdi nereye bakarsanız bakın,
mutlaka bizden birisini görürsünüz.
Ve bizden bir sıra neferini…
Biz her yerdeyiz..
Sağınızda, solunuzda.
Nerede bir çiçeği sulayan,
Sokak hayvanlarına sahip çıkan,
Ve yeşili, ormanı, toprağı,
Ve kitap okumasını seven birini görürseniz; Nerede sokak çocuklarının başını okşayan
Ve onlara yeni bir yaşamı bildik kelimelerle anlatan birilerini görürseniz,
Üzerini kazıdığınızda,
altından mutlaka bizden birisi çıkar karşınıza.
Bizden geriye kalan bir sıra neferi..
Bundandırki biz kavgamızın
Ve kendi hayatımızın kazananı olduk hep.
Çünkü bizim tanrılarımız vicdanlarımızdı!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu